Roller disco ruhundan paten stiline, İstanbul’un en popüler skatepark’larından alışveriş noktalarına… Hazırsan, Loopster rüzgârını arkana al, başlıyoruz!
“Paten kaymak sizin için ne ifade ediyor?” diye sorsak kuşkusuz birçoğumuzun yanıtı “özgürlük” olurdu. Yüzünüze çarpan rüzgâr, dengeyi yakalama çabası, vücudunuzun her noktasının hareket etme hali, yerçekimiyle dans ve tarifi zor daha birçok his bir arada. Çünkü bir kere ayağınızı tekerleğin üstüne koyduğunuzda artık sadece yürümüyor, adeta sokaklarda kendi müzikalinizi çekiyorsunuz.

Başlangıçta biraz tedirginlik hissetmeniz çok normal. Dengeyi bulmak zaman alabilir, baştan söyleyelim belki birkaç kez diz kapaklarınız bu süreçten nasibini alabilir ama bir noktadan sonra vücut ritmi yakalıyor, zihin o ritme ayak uyduruyor ve paten sadece bir araç olmaktan çıkıyor.
Paten kültürü de işte bu duyguların toplamı. Sadece spor değil, eğlence değil; aynı zamanda bir yaşam tarzı. Moda, sokak sanatı, dans, bireysel ifade… Hepsi bu kültürün bir parçası. Üstelik gün geçtikçe daha fazla genç tarafından sahipleniliyor.
İstanbul’da Paten Kullanmak

Efsanenin Doğuşu
Patenin hikayesi sanıldığı kadar yeni nesil değil aslında. Her şey 18. yüzyılda Belçikalı bir mucidin aklına düşen fikirle başlıyor. Jean-Joseph Merlin adındaki cesur bir adam, buz patenine o kadar hayran ki, buzsuz da kaymanın bir yolunu bulmak istiyor ve bunun aşkıyla tekerlekli bir aygıt icat ediyor. Ama asıl olay bu kadar kısa ve basit değil; çünkü bu ilkel patenle katıldığı bir baloda, elinde kemanla salondan içeri dalıyor ve muazzam bir düşüş yaşıyor. Bu küçük düşüş anı, büyük bir etki yaratıyor ve gerçek patenin başlangıcını oluşturuyor.

Tarih sahnesindeki hikayesi başlayan paten yıllar içinde ilgi kazanmaya başlamışken 1800’lerin ortasında Amerika’da James Plimpton adında bir mucit tarafından bugünkü klasik “dört tekerli” yani quad patenler geliştiriliyor. Bu yenilik sayesinde denge sağlamak artık çok daha kolay ve artık sadece meraklı mucitler değil, her yaştan insan paten kaymaya başlıyor. Haliyle bunlara özel alanlara ihtiyaç duyuluyor ve paten pistleri ortaya çıkıyor. Aileler hafta sonlarını bu pistlerde geçiriyor, gençler müzik eşliğinde kayarak sosyalleşiyor. Kısacası göz açıp kapayana kadar üst üste birkaç neslin zamansız modası olacak paten gittikçe yaygınlaşıyor.

1970’lerin sonunda Amerika sokaklarında bambaşka bir enerji oluşuyor. Funk ve soul müziklerin yükseldiği, disko toplarının altında ışıkların parladığı dönemde “roller disco” adı verilen bir akım patlıyor. Afro-Amerikan gençler, patenle dans ederken kendilerini ifade ediyorlar. Görünen sadece bir dans olsa da satır aralarında daha fazlasını söyleniyordu: bu sınıfsal ayrıma karşı bir başkaldırıydı.

Hangi Pateni Almalı?
Paten birçok türe sahip ve her biri ayrı bir ruh hali ve ayrı bir tarzı yansıtıyor. Dolayısıyla hangi patenle kaydığınız, bu kültürdeki yerinizi de şekillendiriyor.
Quad (dörtlü) Paten: 70’lerin ruhunu taşıyan bu klasik model, retro estetiğin ve dansla bütünleşmiş sürüşlerin vazgeçilmezi özellikle artistik patencilikte ve dans pistlerinde tercih ediliyor.

Inline Paten: Tekerlekler ardışık dizilmiştir, bu da hız ve manevra avantajı sağlar. Fitness patenleriyle sokaklar boyu süzülen patenciler, şehri tıpkı bir oyun alanına dönüştürebiliyor.

Agresif Paten: Alın size en ekstrem tür. Merdiven trabzanlarına atlamaktan korkmayan patencilerin tercihi. Kent mimarisine meydan okuyan akrobatik hareketlerle tanınıyor.

Speed (Hız) Patenleri: Profesyonel yarışlar ve zamana karşı sürüşler için optimize edilmiş bu modeller adeta lastiklerle buluşmuş atletlere benzetilebilir.

Paten Stilinin Olmazsa Olmazları
Paten kültürünün bir kaçınılmaz olarak kendi moda dilini de yarattığı kesin. Bu stilin olmazsa olmaz parçaları ise; renkli çoraplar, neon kıyafetler, retro gözlükler ve elbette başlıklar. Bu görünüm hareket özgürlüğünün yanında dikkat çekmeyi de hedefliyor. Bugünlerde TikTok ve Instagram gibi platformlara baktığınızda paten stilleri nostaljik görünümünün yanında trend belirleyici olarak da öne çıkıyor.

Paten modası, yalnızca sportif değil, estetik ve yaratıcı. 70’lerin yüksek bel şortları, neon renkli taytları, retro bandanaları birçok hazır giyim markasının da koleksiyonlarına girdi. “Roller girl” ve “roller boy” kimlikleriyse kesinlikle zamansız bir çekiciliğe sahip.
Yüksek moda markaları da bu stile uzak durmuyor. Chanel’in defilesinde kayan modelleri kullanması ya da Gucci’nin retro kampanyaları, paten stilinin sadece sokakta değil, vitrinde de karşılık bulduğunun açık göstergesi.

Türkiye’de Patenciler Nerede?
Bugün İstanbul, İzmir ve Ankara gibi büyük şehirlerde birçok skate grubu var. Sokak etkinlikleri, yarışmalarla sürekli bir etkileşim içindeler. Üstelik artık yalnızca sürüş değil, toplumsal iletişim odaklı organizasyonlar da düzenliyorlar. Sürüş turları, kadınlar için güvenli paten alanları, ücretsiz eğitimler gibi etkinliklerle kültürü sadece fiziksel değil sosyal bir dayanışma formuna da dönüştürüyorlar.

İstanbul’un En İyi Skatepark’ları
İstanbul Anadolu Yakası
- Caddebostan Sahili
- Moda Parkı
- Maltepe Skatepark
- Büyükada Freeride Spotu
- Ataşehir Metropol AVM Skatepark
- Ataşehir Skatepark
- Kalamış Skatepark
- Kartal Sahili
- Nişantepe Skatepark

İstanbul Avrupa Yakası
- Maçka Demokrasi Parkı
- Yenikapı Sahil Yolu
- Avcılar Skatepark
- Bebek Sahili
- Halkalı Skatepark
- Beylikdüzü 2. Etap Skatepark
- Zeytinburnu Skatepark
